Mayıs 06, 2013

Mustafa Cihat - Emri Olur



Uzaktan sevmek nedir? Gidin Hz. Vahşi (r.a)'ye sorun. Görmeden sevmekten başka bir şey bu… Görmek fakat yaklaşamamak, Bakmak ama konuşamamak… Sadece uzaktan seyretmek ve ağlamak, Zor olan budur. Görmek ama dokunamamak... MUSTAFA CİHAT’IN MAHCUBUZ ALBÜMÜNDEKİ EMRİ OLUR PARÇASI HZ. VAHŞİ ’DEN EFENDİMİZ'E HİTABEN DİLE GETİRİLMİŞ… HZ. HAMZA’YI ŞEHİT EDEN HZ.VAHŞİ EFENDİMİZ (S.A.V) İN YANINA GELİR VE TABİ MÜSLÜMAN OLMAYA KARAR VERİR EFENDİMİZ(S.A.V) ONU AFFEDER FAKAT ONU GÖRMEK İSTEMEDİĞİNİ SÖYLER; ÇÜNKÜ ONU GÖRÜNCE AMCASINI HATIRLAR… VAHŞİ YILLARCA EFENDİMİZ(S.A.V) İN SOHBETLERİNE KATILAMAZ VE ONUN HASRETİNDEN YANIP TUTUŞUR.. İŞTE BU EZGİ; VAHŞİ’NİN DİLİNDEN YAZILMIŞTIR… Vahşi'nin Hz.Vahşi Oluşu... Vahşî, Hz. Hamza’nın Bedir savaşında öldürdüğü Tuayme’nin kardeşinin oğlu olan Cübeyr bin Mutim’in kölesi idi. Habeşli olduğu için, el ile ok ve mızrak atmakta usta idi. Uhud savaşında, Cübeyr buna demişti ki: Hamza’yı öldürürsen seni azat ederim! Daha o zamanlar müslüman olmakla şereflenmemiş olan Ebu Süfyan’ın hanımı Hind de, babasının ve amcasının intikamı için, Vahşî’ye mükâfat vâd etmişti. niçin lanet etmiyorsunuz Vahşî, Uhud’da taş arkasına pusuya girip, yalnız Hz. Hamza’yı gözetirdi. Hz. Hamza sekiz kâfiri öldürüp, saldırırken, Vahşî mızrağını atarak, onu şehit etti. Sonra, gidip durumu Hind’e haber verdi. Hind sevinip üzerindeki zinetlerin hepsini Vahşî’ye verdi. Daha da vereceğini söyledi. Uhud savaşında Peygamberimiz birkaç kâfire bedduâ etmişti. “Vahşî’ye niçin lanet etmiyorsun” dediklerinde, buyurdu ki: Mirac’da, Hamza ile Vahşî’yi kolkola, birlikte cennete girerlerken görmüştüm. Hicretin sekizinci yılında, Mekke fethedildiği gün, Vahşî, Mekke’den kaçtı. Bir zaman uzak yerlerde kaldı. Sonra pişman olup, Medine’de mescide gelip, selam verdi. Resulullah efendimiz selamını aldı. Vahşî dedi ki: - Ya Resulallah! Bir kimse Allaha ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günah işlese, sonra pişman olup temiz iman etse, Resulullahı canından çok seven biri olarak, huzuruna gelse, bunun cezası nedir? Resulullah efendimiz buyurdu ki: - İman eden, pişman olan affolur. Bizim kardeşimiz olur. - Ya Resulallah! Ben iman ettim. Pişman oldum. Allahü teâlâyı ve Onun Resulünü herşeyden çok seviyorum. Ben Vahşî’yim. Resulullah efendimiz, Vahşî adını işitince, Hz. Hamza’nın şehit edilmiş hâli gözünün önüne geldi. Ağlamaya başladı. Vahşî, öldürüleceğini anlayarak kapıya yürüdü. Eshab-ı kiram kılıçlarına sarılmış, işaret bekliyordu. Vahşî, “Son nefesimi alıyorum” derken, Herkes, "Öldürün!" emrini beklerken, Resulullah efendimiz buyurdu ki: - Kardeşinizi çağırınız! Kardeş sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Peygamber efendimiz Vahşî’ye, “affolunduğunu” müjdeleyerek buyurdu ki: - Fakat, seni görünce dayanamıyorum, elimde olmadan üzülüyorum. geceye katran çal.. acıya hüsran.. ah... edersem tutmasın elim.. tutulsun dilim.. ey kemankeş! durma vur… nasıl sa bu sîne vurgun… nûru düşsün düşlerin, kor olsun... seni görmesin, kör olsun… taş bassın yerime dedi gönlüne… emri olur, başım gözüm üstüne… bakmasın demiş bir daha yüzüme.. emri olur, inansın bu sözüme… Almasın demiş adımı diline... Vay ben ölem atın toprak üstüme... Üstüme aman aman, üstüme aman…. Hz.Vahşi müslüman olmuştu ama peygamber efendimizle yüz yüze gelemiyordu… Amcasını şehit etmişti. Nasıl bakardı yüzüne! Mahcup, başı önünde yaşadı. Öyle bir amel işlemem lazım ki beni affetsin, yüzüne bakabilsem derdi... Ve bir gün peygamber olduğunu iddia eden Müseyleme adında birine karşı savaşa çıkılıyordu... Vahşi(r.a.) ''onu ben öldürmeliyim böylece Resulullah’ a karşı mahçupluğum kalmaz ''diye düşünüyordu... Bu savaş çıktığında Peygamberimiz(s.a.v.)vefat etmişti... Nihayet sefere çıkılmıştı. Hiç kimsenin yaklaşamadığı Müseyleme’ye Vahşi çok yaklaşmıştı... Sahabeler 'Vahşi biraz geri gel' diyorlardı... Ama Vahşi Onu öldürmeye kararlıydı... Müseyleme’ye bir hayli yaklaştı ve mızrağını fırlattı... Müseyleme bir anda yere düştü... Hz.Vahşi sevinmeye başladı; Vurdum Onu...Vurdum onu...artık peygamberimi görebilecem...o gül yüzü görebilecem diye seviniyordu... Bir anda ; ‘gördüm onu ’ diye haykırıp yere düştü... Sahabeler başına toplandılar ‘kimi gördün, Vahşi’ diyorlardı… Vahşi de ses yok... Bir zaman sonra vahşi kendine geldi ve koşmaya başladı... Bir yandan da 'gördüm onu o gül yüzü gördüm' diye haykırıyordu... Sahabelerde arkasından koşuyor ‘nereye ya Vahşi’ diyorlardı... Bir an durdu... 'Peygamberimizi gördüm ...O gül yüzü gördüm...yanında da...yanında da amcası Hamza vardı...bana tebessüm ettiler..beni affetmiş 'dedi... Koşup Medine'ye gitmek istiyordu... bir an önce kabrine gitmek istiyordu...hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve Medine’ye koşuyordu... Evet gelmişti artık kabrin önüne... içeri girdi ve ‘artık o gül yüze bakabileceğimdedi.. Ağlıyordu... hemde ne ağlama...arkadaşları onu yalnız bırakmışlardı... Vahşi kabrine bile giremezdi... ‘O gül yüze layık olmadan giremem’ derdi... artık layıktı... bakabilecekti yüzüne...


0 yorum:

Yorum Gönder